Ekomomi

Masadaki menü: Seçim ve ekonomi – Murat KUTER

Gündemimizde ağırlık seçimlerde görülse de hepsinin temelinde ekonomi yatıyor.

William Shakespeare, Atinalı Timon şiirinde şöyle der:

“Altın,  sarı, pırıl pırıl, halis altın! Yok tanrılar…

Şu kadarı yeter bunun çevirmeye karayı aka; eğriyi doğruya…

Bu sarı köle Bağlar, çözer dinleri; günahkârı kutsar;

Cüzzamlıya bile taptırır insanı, alır hırsızı…”

***

Marx, K ve Engels, F. “Alman İdeolojisi.” kitabında şu saptamayı yapar:

“Yaşamı belirleyen bilinç değil, tersine, bilinci belirleyen yaşamdır. Birinci durumda, sanki canlı bir bireymiş gibi bilinçten yola çıkılmaktadır; gerçek yaşama tekabül eden ikinci durumda ise, gerçek yaşayan bireyin kendisinden yola çıkılır ve bilince de o bireyin bilinci olarak bakılır.”

Bu çıkarımdan hareketle seçim sonuçlarını ekonomi belirler deyişi yerine ekonomiyi seçim sonuçları belirler daha doğru bir yaklaşım olacağı düşüncesi doğabilir. Bunun doğruluğunu son yıllarda fazlasıyla ekonomik gücü ne olursa olsun herkes hissetti. Yani bunu deneyimledik.

Yine Marx, Louis Bonaparte’in 18. Brumaire darbesini (18 Brumaire Darbesi, General Napolyon Bonaparte’ı Fransa’nın Birinci Konsülü olarak iktidara taşıdı ve çoğu tarihçiye göre Fransız Devrimi’ni sona erdirdi. Bu kansız darbe, Direktuvar’ın- Direktuvar, Fransız Devrimi’nden sonra meydana gelen yönetim şeklidir.- yerini Fransız Konsüllüğüne bıraktı.) anlattığı kitabında şöyle der:

“İnsanlar kendi tarihlerini yaparlar ama kendi keyiflerine göre değil; kendi seçtikleri koşullar içinde değil, doğrudan karşı karşıya kaldıkları, belirlenmiş olan ve geçmişten gelen koşullar içinde yaparlar. Bütün ölmüş kuşakların geleneği, büyük bir ağırlıkla, yaşayanların beyinleri üzerine kabus gibi çöker. Ve tamamıyla yeni bir şey yaratmak için kendilerini ve maddi çevreyi dönüştürmekle uğraşır göründüklerinde, tam da böyle devrimci bunalım çağlarında geçmişin ruhlarını kaygıyla yardıma çağırırlar, onların adlarını ödünç alır, yani tarih sahnesine bu zamanda saygı olarak kılıkla ve ödünç alınmış dille çıkmaya kalkarlar.”

***

Evet, geçtiğimiz gün Bursa’da bir özel buluşma vardı. Ülkemizin tanınmış ekonomistlerinden Prof.Dr.Kenan Mortan(1951-), Bursalı bir grup dostuyla bir araya geldi. Gümüş Raket’te, BUSİAD, MAKSİFED ve TÜRKONFED eski başkanlarından Celal Beysel, BUSİAD eski başkanlarından Ali İhsan Yeşilova, Mehmet Arif Özer, Günal Baylan, Ergun Türkay ile BUSİAD eski Başkan Yardımcısı Tarık Tezel, Uludağ Erbak sahiplerinden Mehmet Erbak bir yemekte buluştular.

(İÜ İktisat Fakültesi mezunu olan Mortan, lisans eğitimi sonrası aynı fakültede Prof. Gülten Kazgan danışmanlığında, yönetiminde doktora çalışması yaptı. 1983 yılında doçent, 1993 yılında profesör oldu. Kenan Mortan, 1983-1991 yılları arasında Konrad Adenaur Vakfı adına, küçük ve orta ölçekli işletmeler için, 40 ilde 500’ün üzerinde seminer verdi. Burs kazanarak ABD’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde konuk öğretim üyesi olarak, bölgesel planlama konusunda çalıştı. Halen Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyeliği ve Dünya gazetesinde yazarlık yapan Prof. Dr. Kenan Mortan, NTV’de ekonomi konusunda yorumlarda bulunmaktadır. Mortan‘ın yayımlanmış çok sayıda kitapları bulunmakta.)

Masada ne konuşuldu bilemem. Masadan seçimi mi ekonomi belirler; seçim mi ekonomiyi belirler konusunda nasıl bir noktada buluşuldu onu da bilemem.

Ama bir gerçek var. Karl Marx ‘ın (1818-1883) 150-160 yıl önceki söylemleri bugün hala atıf alıyor. Ve bu ülkeyi düşman işgalinden kurtarıp, Cumhuriyetimizi kurmuş Atatürk’ü kimileri silmeye çalışırken; kimimiz onun arkasına, saklanıyor, kimimizde onu takip ediyor.

SON SÖZ

Ülkenin insanı tebaa olmaktan,  kulluk bilincinden hala tam olarak kurtulamadı. Hala bir kurtarıcı bekliyor. Kurtarıcının kendi olduğu, vatandaş olduğunun bilincinde ne yazık ki tam değil.

Cahil olmak(okuyamamışı kastetmiyorum) güzel bir şeydir. Sana sunulanı, önüne konulanı kader veya ihsan kabul edersin. Sorgulamazsın. Körü körüne itaat edersin. Sahip olduklarına şükredersin; neyin hakkın olduğunu, neyi hak ettiğini bilemezsin.

Bu koşullar seni mutlu eder.

Farkında olmak kötü bir şeydir(!). Sürekli sorgularsın. Sadakate değil liyakate değer verirsin. Biliyorum demezsin, ortak akla, sinerjiye inanırsın. Sorumluluk duyarsın. Yol göstericin bilimdir. Bilimin kökeni doğa ve onun gözlenmesidir. Doğaya değer verirsin. Olup biteni fark edersin.

Bu koşullar seni mutsuz eder.

Finalde seçim senin. Seçimin mi ekonomiyi belirleyecek, yoksa ekonomi mi seçimi ?

 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu